Dünyanın dört bir yanındaki Landor marka uzmanlarının birçok farklı sektör ve ülkelerdeki buluşları,değişimleri,tüketici hareketlerini ve tutumlarını analiz ettiği ve 2015 için beklenmedik iç görülerini yazdıkları trend raporunu Reklamkalemi ekibi olarak sizlerle paylaşıyoruz.
Marka ve pazarlama ile ilgilenenler için baş ucu niteliğinde olacak bu trend raporu pazarlama dünyasını ve markalaşma oyununu şekillendirecek.İşte Landor marka uzmanlarının birçok farklı sektör ve ülkeyi inceleyerek analiz ettikleri trend raporundan önemli satırbaşları:
Mega şehirler tüketicileri daha güçlü ait olma arzusuna sürüklüyor.
Kentsel gelişimler sınırları zorluyor.Her zamankinden daha hızlı,daha geniş ve daha büyük bir hale geliyor.Bu nedenle kitleler de algısı net olan ve diğerlerinden farklılaşan kentsel alanlara ihtiyaç duyuyor.Örneğin;Melbourne enerjik kimliği ile öne çıkıyor ve Avustralya’nın kültür,sanat,yemek ve eğlence merkezi olarak tanımlanıyor.Barselona’nın kötü şöhretli bölgesi El Raval,yeni yaratılan bir İspanyol fiili olan “ravalejar” etrafında kurulan bir kimlik ile lokal gururu destekleyen bir kampanya yardımıyla kötü şöhretinden kurtuluyor.
Günümüzde markalaşma çalışmaları ve iletişim kampanyaları mega gelişimleri insancıl hale getirerek,insanların bakış açılarını değiştirme ve toplulukları bir araya getirme rolünü üstleniyor.
İsimlendirme yalınlaşıyor.
Dijital pazar hareketliliği ve tüketicilerin ilgisini çekme sürelerinin her geçen gün biraz daha fazla kısalmasıyla birlikte markalar daha net,daha basit ve yaptıkları iş ile alakalı isimlendirme çalışmalarına ağırlık vermeye başlıyor.İsimlendirme artık daha evrensel,daha kolay ve hızlı algılanabilir olurken,pazarlamacılar tüketicilerin anında bağlantı kurabilecekleri ve markaların anlam ve URL’lerinde sahiplenebilecekleri konseptler yaratmaya başlıyor.Örneğin;Apple sonunda isimlerindeki ikonik “i”ı attı ve “Apple Watch,Apple Pay,Apple TV” gibi isimlendirme çalışmalarına başladı.Google ise,ürünlerine “Google Glass,Google Wallet ve Google Play” isimleri vererek ana markalarını vurgulayıp yanına ürün açıklayıcıları koyan isimleri tercih etti.Square’in ismi ise evrensel ve kolay algılanabilir teknoloji terimi olarak göze çarpıyor.
B2B B2C’yi sosyal medyada gölgede bırakıyor.
Y kuşağı ve B2B dünyası da hızlıca sosyal medyanın önemini fark ediyor.Ticaret potansiyel müşterilerle ilişki kurmayı gerektirdiğinden ve günümüzde hedef kitlelerle,topluluklarla ve sivil toplum kuruluşlarıyla bağlantı kırmanın yolu Linkedn,Twitter ve diğer dinamik platformlar üzerinden gerçekleştiğinden B2B dünyası da sosyal medyadan oldukça fazla yararlanıyor.Örneğin;Maerskglobal taşıma şirketi bu trende uyarak 112.000 üzeri takipçi kazanmış ve paylaştığı haberler ve farklı gemi içi aksiyon fotoğrafları ile marka bilinirliğini yadsınamaz ölçüde artırarak büyük bir üne sahip olmuş.
Sosyal sorumluluk kavramı demode oluyor.
Birkaç yıl öncesine kadar sosyal sorumluluk kavramı markalar için çok önemliydi.Bir markanın çevre ve etik konuları üzerine çalışmalar yürütüp yürütmediği,sosyal sorumluluklarını yerine getirip getirmediği tüketiciler tarafından sorgulanıyordu;ama günümüzde tüketici zaten markaların sosyal sorumluluklarını yerine getirdiğini farz ediyor.
Günümüz marka dünyasında,tüketiciler anlamlı ve özel ürünler veya hizmetler sağlayan markaların değer ve kalitelerine odaklanacaklar.Örneğin,Amerikalı giyim markası Everlane radikal transparanlık değerini internetten fabrikalarını ve çalışanlarını canlı olarak yayınlayarak destekliyor.
Kişiselleştirilmiş pazarlama her zamankinden daha büyük.
Niş marketler öne çıkarak,markaların tüketici bilgilerine daha detaylı ulaşabilmesi ve küçük üretimleri daha ekonomik hale getiren yeni üretim teknikleri sayesinde markaların tüketicilerin kişisel ihtiyaçlarına yönelik özel teklifler veya alt markalar sunabilecekleri bir dönem yaklaşıyor.Bu donemde,sosyal medya verileri incelenerek analiz edilecek.Örneğin,Holiday Inn,iş seyahati için gelen ziyaretçilerden,ailelere,genç çiftlerden,bekarlara veya maceracılara kadar her ziyaretçinin kişisel ihtiyacının farklı olduğunu deneyimleyerek marka stratejisine yön veriyor.
Coca-Cola kişiselleştirme trendini Amerika’da başlatıp bütün ülkelere “Share Coke” kampanyası ile yaydı.250 en popüler ismi şişelerine bastığı kampanyası büyük ses getirdi ve İsrail’de ise tüketicilerden gelen tasarımları şişelere basarak bir adım daha ileri gitti.
Deneyimsel pazarlama daha fazla tüketici sadakati sağlıyor.
İnsanların markanızı sevmesi için,ürünlerinizin veya hizmetlerinizin onlara fayda sunması yetmiyor.Ayrıca günümüz tüketicileri sizlerden benzersiz ve anlamlı bir deneyim bekliyor.Markaların mobili,online’ı veya mağaza içi deneyimi bir arada sunan komünite yaratmaları ve sadakat kazandırmaları gerekiyor.Örneğin ;Tesla’nın Hong Kong’daki Tasarım Stüdyosu ziyaretçilerine uygulamalı bir macera yaşatıyordu.Eve götüremeyecek bile olsanız valf deneyimini yaşayıp dokunmatik ekranlarda gerçek materyalleri birleştirerek 3 boyutlu araba özelleştirmesi yapmanız ve pürüzsüz tekerlekleri döndürerek benzersiz bir marka deneyimi yaşamanız sağlanıyordu.
Recent Comments